Ağız hastalıkları; diş hekimliği içinde yer alan, çenelerin, ağız mukozasının ve tükürük bezleri hastalıklarının tanı ve medikal tedavileri, sistemik hastalığı olan kişilerin dental tedavileri ile ilgilenen bir klinik disiplinidir. Günümüzde insan ömrünün uzaması ile birlikte diş hekiminin karşılaştığı bireylerdeki sistemik hastalıklar artmıştır. Bu durum, klinikte sistemik pek çok sorunu olan ve dental işlemler öncesi mutlaka önlem alınması gereken hastalar ile karşılaşma olasılığını yükseltmiştir. Ayrıca ağız içinde görülebilecek değişikliklerin çeşitliliği artmıştır. Bu hastaların tedavileri, ilgili uzmanlar ile konsültasyon yapılarak daha bilinçli yapılmalıdır.

Ağız içi, herhangi bir hastalığa maruz kaldığında beslenme ve konuşma fonksiyonlarını bozarak hastayı sıkıntıya sokan önemli bir bölgedir. Aft adı verilen ağrılı yaralar, pemfigus gibi kabarcıklı hastalıklar, ağız içi uçuklar, mantar hastalıkları, liken planus, yoğun sigara kullanımına bağlı lökoplaki adı verilen kanser öncüsü değişiklikler, şeker hastalığı, demir eksikliği anemisi, pernisiyöz anemi, hipertansiyon, bağ dokusu hastalıkları (Lupus eritematozus, Sjögren sendromu) gibi sistemik hastalıklar ağız içinde değişikliklere yol açan hastalıklar arasında yer alır. Ayrıca zamanla ağız içinde kanser görülme riski de artmıştır. Tüm kanser vakalarının % 2-4’ü ağız içinde görülmektedir.

Ağız Kanserleri

Ağız kanserlerinin kesin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Bununla beraber kullanılan sistemik ilaçlar, geçirilmiş diş tedavileri (uyumsuz protez, dolgu), hijyen amacıyla kullanılan gargara ve diş macunları, sigara ve alkol kullanımı, yanak çiğneme ya da dudak ısırma gibi kötü alışkanlıklar gibi faktörler ağız kanseri yapabilmesi açısından dikkate alınmalıdır. Ağız kanseri lezyonları başlangıç döneminde ağrısızdır ve bu nedenle de ihmal edilebilirler. Kanser ilerleyerek sağlıklı ağız dokularında harabiyet oluşturdukça ağrı şikâyeti de başlar. Kişinin ağız kanserini fark etmesi güç olabilir. Erken tanı için en ufak bir değişiklikte diş hekimine gidilmesi son derece önemlidir. Ayrıca düzenli diş hekimine gitme alışkanlığı erken tanıda önemli rol oynar.

Ağız Kanserlerinin Muhtemel Belirtileri

Ağızda iki hafta içinde geçmeyen yaralar, dudakta, diş etlerinde ya da ağız içinde başka bölgelerde meydana gelen şişlikler, beyaz, kırmızı veya koyu renkte ağız içinde oluşan bölgesel renk farklılıkları, ağız içinde tekrarlayan kanamalar, hissizlik veya histe azalma ya da ağız veya boyun bölgesinde ağrı şeklinde sıralanabilir.

Tedavisi

Erken tedavi edildiğinde iyileşme olasılığı yüksektir. Diş hekiminin görevi ağız içindeki belirtileri fark ederek zaman kaybına neden olmadan biopsi alarak teşhisi koymak ve ilgili yerlere sevk ya da tedavi etmektir.

Aft, ağız mukozasının ağrılı ülseratif lezyonlarını tariflemek için kullanılan bir terimdir. Genellikle ağızda dil, diş eti, yanak, damak gibi hassas bölgelerde meydana gelen etrafı eritemli halka ile çevrili, zemini beyaz renkte membranla kaplı, 0.1-1 cm çapında, yüzeysel, ağrılı ülserasyon şeklinde görülür. Kişinin yemek yemesine, bir şeyler içmesine, konuşmasına engel olmakta hatta tükürük salgılarını bile kontrol edememesine neden olmaktadır. Tipik olarak 1-2 hafta içinde iyileşmekle birlikte daha büyük ülserlerin iyileşmesi birkaç ayı bulabilir. En önemli özelliği yaşam kalitesi üzerindeki olumsuz etkisidir. Ağız yaraları tek başına olabildiği gibi çok sayıda da çıkabilir.

Ağız içinde mantar, doğumdan itibaren bulunmakla beraber, bir denge içinde sıkıntı çıkarmadan varlığını sürdürebilir. Fazla antibiyotik kullanımı, bazı hastalıklar (şeker hastalığı, hipoparotiroidizm gibi), kemoterapi ve radyoterapi tedavileri gibi etkenler ile bu denge bozulur ve ağız içinde mantar enfeksiyonları görülebilir. Ayrıca ağız hijyeni iyi olmayan, eski ve uyumu bozulan protez kullananlarda da enfeksiyon görülme riski artar. Mantar enfeksiyonu proteze kolayca kolonizasyon yaparak ürerler.

Aft, çok sık karşılaştığımız, nedeni henüz tam olarak ortaya konamamış ve sadece semptomatik tedavinin mümkün olabildiği bir hastalıktır. RAS, immünogenetik bir zemine sahiptir ve bir kısım hasta grubunda demir, folik asit, vitamin B12 eksikliği, allerji veya bazı sistemik hastalıklar eşlik edebilmektedir. Ayrıca besinler, travma, ilaçlar, hastalıklar nedeniyle vücut direncinin düşük olması, stres gibi tetikleyici faktörlerin de etkisi olduğu düşünülmektedir.

Tedavide, varsa predispozan faktörleri ortadan kaldırılmalı ve topikal kortikosteroidler ve/veya kombine tedaviler uygulanmalıdır. Aftın immünogenetik yapısı ve kalıcı tedavisi için araştırmalar halen devam etmektedir.

Protez sınırları içerisinde ağızda yanma hissi ve mukoza renginin diş etinden belirgin bir şekilde daha kırmızı görünümlü olması en önemli belirtileridir. Tedavileri ise iyi bir ağız hijyeninin sağlanması, protezlerin temizlenmesi veya protez çok eski ise değiştirilmesi ve ek olarak ilaç tedavisidir.